Para Önemsizdir, Olduğu Zaman…

para mühim değil

Geçen yine Mahmut’la konuşuyoruz. Dedim ki “ne zamandır parasız bir hayatın hayalini kuruyorum”. Mahmut’la konuşurken ne dediğine çok dikkat etmen gerekir. İki saat saydırdı. Aslında o benim kurduğum hayal, hayal değil gerçeğin ta kendisiymiş, götümde don kalmamışmış hala neyin hayalini kuruyormuşum, ama ben parayı buldukça, o beni parasız bırakmak uğruna kendini feda edip bütün paraları üstlenebilirmiş de miş de miş. “Parasız hayat”tan kastım aslında “parasız dünya” idi. Cümleyi yanlış kurduğumun farkına vardım ama Mahmut’a da dedim; “ya sen ne diyorsun ne saçmalıyorsun diye sormak yerine iki saat boş boş konuştun”. “Sen entel dantel olacam diye kendi bokunu bile yersin, konuşurum tabi” dedi (entel dantel derken muhtemelen komün hayatı yaşayan hippilerden bahsediyor). Kırıldım.

Ben de bu konuşmanın üzerine iyi ki bu blog’u açmışım dedim. Hayallerimi paylaştığım ortam… Çok isterse açsın buradan okusun. Hem belki rating’i de artar biraz.

Konu esasen şu: Hani şimdi biz bazı şeyleri hep varmış ve hep olacakmış gibi düşünüyoruz ya. Örneğin Halit Kıvanç, ya da ne bileyim İbrahim Tatlıses… Ama işin aslı öyle değil. Bakın Koskoca Michael Jackson nasıl da göçtü gitti. Bir gün gelecek Madonna da daha 17’lik genç kızken (!) dünya üzerindeki varlığını yitirecek. Hayır buradan “ölümlü dünya, ölümlü insan” gibi bir sonuca varmayacağım. Diyeceğim o ki aslında caddelerin, şehirlerin, bankaların ve tabi ki paranın da geçmişi insanlığın yaşına baktığımızda çok da uzun değil. Hatta o kadar kısa ki inanamazsınız. İnanamazsınız çünkü siz ınga ınga nidalarıyla varlığınızı ilan ettiğiniz andan itibaren para da size kendi varlığını hissettirmeye başladı, e tabi yokluğunu da. Diğer bir deyişle hepimiz paranın eline doğduk.

Para bana çocukluğumdan beri garip gelirdi. Üzerinde Atatürk resmi olan kağıtların değerinin diğer kağıtlara, hatta üzerine bizzat çizdiğim Atatürk resimlerine rağmen diğer kağıtlara göre daha değerli olmasını aklım almıyordu. Çocuk aklı işte ama çocuk haklı. Paranın bazı işleri ve birilerinin bazı işlerini kolaylaştırmak için icat edildiğini biliyoruz (Para’yı internette falan da araştırırsanız temel işlevleriyle de karşılaşırsınız ve bu temel işlevlerin bazıları size çok da iyi niyetli gelmeyebilir. Biraz dikkatli bakmak lazım tabi). Peki para kolaylıkların yanında bize neler getirdi?

kıro ama para onda

Çok değil az bir zaman öncesine kadar, paranın değeri, bulunma kolaylığıyla ters orantılı, altın gibi bir maddenin değerine bağlıydı. Şimdilerde yoktan varediliyor. Üstelik işlem gören paranın %90’ına yakını gerçek bile değil. Sanal ayol sanal!!! “Slm. ben Merve. İzmirliyim. kumral, yeşil gözlr, 1.70 boy.”diyen bir kıza duyulan aşk kadar sanal! Çoğunlukla öyle bir kız da yoktur zaten ortada. Kız öyle olsa ortaya böyle çıkmaz zaten o da ayrı konu ya neyse… “Hayatın gerçekleri” diye koca bir ömür hem kafa hem beden yorduğumuz şeyleri düşünün; ev kirası, okul taksidi, faturalar, yeni çizmeler… Bütün bunların parayla ilgili olduğunu düşünürüz ve para kazanmayı hayatta kalabilmenin ön koşulu olarak belleriz. Oysa bunların gerçeklerle hiç alakası yok ama işte paranın bize getirdikleriyle var.

Para bazılarına para hırsı; bazılarına getirdiği para hırsı yüzünden de bazılarından arta kalanına yoksulluk getirdi. Gerisi çorap söküğü gibi geldi; savaşlar, katliamlar, yolsuzluk, hırsızlık, dejenerasyon… Bütün bunları geçtim, bütün patronları, ay sonu sendromunu, zamları, maaşları, borsayı, reklamları, büyük binaları, televizyon programlarını ve hayatımızın içinden daha bir çok şeyi para kendisi için yarattı ve kullanmaya devam ediyor. Artık çocuğu bile parayla yapıyoruz ve asıl kötü olan bu işte bir yanlışlık da göremiyoruz.

Paranın olmadığı, yaşama hakkına sahip olmak için para kazanmanın gerekmediği bir dünyanın hayalini kuruyorum ve gerçekleşeceğini bilsem kendi bokumu bile yerim. Duydun mu Mahmut? Yerim! Asıl şimdi boku yiyoruz da haberimiz yok, üstelik kendimizinkini de değil.

Para Önemsizdir, Olduğu Zaman…” için bir yorum

Yorum bırakın